Spor kulübü dendiğinde akla öncelikle ekip gelmelidir. Yönetim, oyuncular, koç, kondisyoner, atletik performans uzmanı ve sağlık ekibi kocaman bir yapbozun parçalarıdır. Bir spor kulübünün tüm çalışanları bir ekip disiplini oluşturarak yapboza uyum sağlayamazsa ortada kulübü oluşturan pek bir şey kalmaz. Sağlık ekibi ise bu kocaman yapbozun önemli bir parçasını oluşturur. Oyuncunun, fiziksel ve mental sağlığı performansı ile doğru orantılı olarak değişir ve bunu korumak için doktor, fizyoterapist, diyetisyen ve psikolog birlikte mükemmel bir iletişim ağı içinde çalışır.
Sağlık ekibinin kahramanlarından doktor teşhis, reçete ve ekibin diğer üyelerine yönlendirme konusuyla ilgilenir. Spor diyetisyeni sezon boyunca sporcuların yaptıkları antrenman türüne, yoğunluğuna ve süresine bağlı olarak ergojenik destek sağlarlar. Sporcunun elektrolit dengesini takip eder,sezon başı ve sezon içerisinde yaptığı antropometrik ölçümlerle sınırı aşan sporcuların kontrolünü sağlar. Sporcuların beslenme kalitesinin takibini yaparak sporcuda doğru beslenme bilincinin artışını sağlar. Sporcu artmış beslenme bilincinin performansına olan katkısını saha içerisinde fark edebilir.
‘’Doğru besin seçimleri vasat bir sporcuyu şampiyon yapmaz.Ancak yanlış besin seçimleri yetenekli bir sporcunun şampiyon olma potansiyelini önleyebilir.”
Spor kulübünde psikolog ise sporcuların konsantrasyon, motivasyon, özgüven, takım sporlarında organize olabilme, hedefe yönelme, bilinç ve bilinçaltı durumlarıyla ilgilenir. Birçok sporcu temsil ettiği ülke ya da takım adına büyük sorumluluk hisseder. Bu yüzden oluşabilecek korku, endişe ya da takım içerisinde, özel hayatında yaşadığı problemler sporcuyu etkileyerek içinden çıkamadığı duruma itebilir. Bu da performansının düşmesine belki de tutkusu olan spordan vazgeçebilmesine neden olabilir. Bu durumların kontrolünü kulüp içerisinde bir spor psikoloğu sağlar. Bu yüzden ekip içerisinde psikolog, hem oyuncuların hem de spor kulüplerinin vazgeçilmezi olmalıdır.
Sağlık ekibinde bahsedeceğim son kahraman fizyoterapistlerdir. Spor fizyoterapisti, sporcunun sakatlık anından iyileşme dönemine kadar rehabilitasyonu ile ilgilenip sahaya dönüş aşamasında sporcu ile birebir çalışan ve aynı zamanda sporcunun müsabaka öncesi ve sonrası için toparlanma(recovery) programları ile adaptasyonunu sağlayan ekibin bir parçasıdır. Sezon içerisinde sporcunun performansını değerlendirerek sakatlığa yönelik risk analizleri yapıp önleyici programlar hazırlayarak ve performansın devamlılığını takip ederek sporcunun her anında yer alırlar. Fizyoterapist çalıştığı branşın fiziksel gerekliliklerini göz önünde bulundurarak sporcunun sakatlanmasını önleyecek branşa, kişiye ve kişinin mevkisine göre koruyucu rehabilitasyon programı uygular. Sakatlık zamanı sporcuya ve sakatlığa yönelik tedavi programı hazırlayarak zorlu bir süreci kontrol eder.
Tüm sağlık ekibi ve teknik ekip ile çalışarak sporcuyu en kısa zamanda ve yüksek performansla sahaya çıkarmayı amaçlar. Bu süre içinde sporcuyla sürekli iletişim halindedir. Tedavi içerisinde sporcunun motivasyonunu en yüksek seviyede tutar. Lewis HAMILTON fizyoterapisti Angela Cullen için şu sözleri söylemiştir;
“Başarılarımın esas sahibi”
Lewis HAMILTON
Sağlık ekibinin sezon boyunca birlikte özveriyle çalışmaları, oyuncularla ve kulübün diğer üyeleri ile iletişimleri takımı her zaman başarıya götürür. Kazanılan her maç, atılan her gol, kaldırılan her kupada sağlık ekibinin parmak izleri vardır.
Lifeon Concept
Comments