İnsan beyni. Bana göre ne kadar yol alınsa da hala uçsuz bucaksız. Keşfedilmesi gereken bir o kadar şey ile dolu. Kontrolü, düzenlemesi ve cevaplarıyla tam bir merkez olduğunu artık biliyoruz. Peki aldığımız kararların, içimizde bir yapı tarafından bilincimiz dışında alındığını ne kadar biliyoruz ?
Limbik sistem; insanların hayatta kalma içgüdülerini tetikleyen beslenme, korunma, savunma, anı biriktirme, öğrenme, cinsel istek, uyku düzeni, stres ve üreme isteği gibi duygusal ve fiziksel tepkimelerin yönetiminden sorumludur. Bunun yanı sıra, koku alma ve uzun ve kısa süreli hafıza yönetimi de beynin bu alanında gerçekleşir. Hipotalamus, amigdala, talamus ve hipokampus limbik sistemi oluşturur.
Gelelim bunlardan benim oldukça ilgimi çeken amigdalamıza. Beynin her iki tarafında bulunan amigdala; kişinin öfke, şiddet, endişe, kaygı ,korku ,kıskançlık, kırgınlık gibi ani duyusal algılarını yönetir. Amigdala, kişilerin tehdit olarak algılayabileceği potansiyel durumları değerlendirir; içgüdüsel olarak savaşma, kendini savunma veya kaçma gibi hayatta kalmasını sağlayan reflekslerinin tetiklenmesini sağlar. Amigdala aynı zamanda hatıralar ile o anda hissedilen duyguları ilişkilendirme ile sorumludur.
Yapılan bir çalışmada bir grup erkeğe aynı olan iki kadın fotoğrafı gösteriliyor. Hangisi daha çekici diye soruluyor.Önce fotoğrafların aynı olduğunu söylüyorlar fakat bilim insanları yine de birini seçsen hangisini seçerdin diye soruyorlar. Bunun sonucunda %90’ı aynı fotoğrafı seçiyor. Neden mi ? Çünkü fotoğrafların birinde kadının göz bebeği %20 oranında büyütülmüş. Amigdala bunu çoktan farketmiş bile. Sonrasında sadece bilinçli frontal kortekslerine seçtirmesi kalmış. Bir diğer çalışmada ise yüzünde herhangi duygu ifadesi olmayan kadın fotoğrafı birkaç saniye gösteriliyor. Bu sürede aynı kadının acı çeken fotoğrafı araya konuluyor. Bu o kadar kısa bi an ki bilinç düzeyine algılanamayacak kadar hızlı geçiyor. Gözler hızlıca geçen fotoğrafın ne olduğunu anlamaya çalışırken amigdala yüzü ve acı dolu ifadeyi algılayabiliyor.
Bazen farkında olduğumuzu sandığımız pek çok şey aslında bambaşka olabiliyor. Bu yapı bazen bizim adımıza göremediğimizi göstermek için çalışıyor. Hepimizin nedensiz yere emin olduğu duygular olmuştur. Isınamadığımız ya da daha tanımadan zarar geleceğini düşündüğümüz insanlar mesela. O halde bu yapı bizim iç sesimiz diyelim? Hayır tam olarak öyle demeyelim. Maalesef bazen limbik sistemimizi yanlış yorumlayabiliriz. Ama artık bizi bizden bile koruyan bu yapıya içimizdeki yabancı değil içimizden biri diyebiliriz. O sesi daha iyi tanıdıkça doğru yolu bulabilmeniz dileğiyle…
Lifeon Concept
留言